Yere veya mobilya üstüne serilmek, duvara gerilmek için, genellikle yünden dokunan, kısa ve sık tüylü, nakışlı, kalın yaygı.
Mert olmayan.
Ün salmış olan, tanınmış, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar, anlı şanlı.
Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu, alık, ahmak, alık.
İngilizce aptal
Ağırlık ölçme aleti.
Belirli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil.
Taşıta istenilen yönü vermeye ve taşıtı belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan düzenek, yönelteç.
Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi
Yemek yeme, karın doyurma işi.
Yenmeye elverişli olan her şey.
Genellikle bazı çiğ ot ve sebzelerle yapılan, yağ, limon vb. maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen yiyecek
(bkz: fakir)
Parası, malı çok olan, varlıklı, varsıl, variyetli, fakir, yoksul karşıtı.
Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtı
(bkz: durum)
Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon
Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem.
(bkz: düzen)
Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?