baktığın şeylerin hoşuna gitmesi, baktıkça içi açılası, ya da göze batmayası durumlar için kullanılan söz öbeğidir.
nihat doğan.
hayatınızda en az bir kere gördüğünüz insanlardır.
fazla merak kediyi öldürür diye bir söz vardı. onun gibi bir şey demek ki.
olur da bir gün kendimi boğazlarsam sebebi bu olurdu herhalde.
olur da bir gün kendimi boğazlarsam sebebi bu olurdu herhalde.
eğer ki geleceğim diyen kişi tarafından iptal edilmişse tam bir fiyaskodur, rezalettir. özürler beş para etmez, diyecek laf yoktur. ancak, iptal eden kişi bir yere gideceklerinden iptal ettiği ana kadar haberdar değilse ve başka planları varsa çok büyütülmemesi gereken hadisedir.
çok güzel bir besindir... domatesli ve köy peynirli versiyonu gönlümde taht kurmuştur.. sabah kahvaltımdır.
gözü kör olasıca. hesap yapmaktan geberdim.
bir zamanların olayı. ortasında robotik bir sesin "big.az" deyip ödümüzü koparttığı dandik azeri sitelerinden indirilmiş şarkıların kaplumbağa hızıyla da olsa arkadaşa gönderilmesini sağlayan teknoloji. artık herkeste gigabaytlarca internet var tabii, kimsenin hızlı hızlı teneffüs bitmeden göndersin diye telefonları birbirine iyice yaklaştırıp beklemesine gerek yok. sık kullanan da yoktur artık sanıyorum; mouse, kulaklık filan belki.
okumadan araştırmadan atıp tutan insanlar.
sorgulamadan inanan insanlar.
özgürlük gibi güzel bir kavramı ağızlarında sakız edip kirleten insanlar.
kendi haklarını savunduğunu düşünen ya da öyleymiş gibi göstermeye çalışan ama aslında bu sistemin ve düzenin kuklaları olmuş insanlar.
beyni yıkanmış ve beyninin yıkanmasına izin veren insanlar.
sorgulamadan inanan insanlar.
özgürlük gibi güzel bir kavramı ağızlarında sakız edip kirleten insanlar.
kendi haklarını savunduğunu düşünen ya da öyleymiş gibi göstermeye çalışan ama aslında bu sistemin ve düzenin kuklaları olmuş insanlar.
beyni yıkanmış ve beyninin yıkanmasına izin veren insanlar.
bir zamanlar ortalığı kasıp kavuran, şu anda eskisi kadar popüler olmayan psy şarkısı.
argoda, kaka yapmak.
savaş dinçel, erkan can, müjde ar, rafet el roman gibi isimlerin oynadığı, 1998'te gemide'nin ardından 2000'de yine serdar akar'ın yönettiği futbol üstünden hayatın anlatıldığı bursa'da geçen üzücü film.
rahatsız,sağlıksız olmasına rağmen bir anda bir şekilde moda olmuş, tanıdığım her insanın sahip olduğu ayakkabıdır. bu ayakkabıların yıllar önce de üretildiğini, fakat düşük gelirli insanların tercih ettiği bir ayakkabı olduğunu da bilen azdır. kişisel olarak asla almadığım, giymediğim, almayacağım, giymeyeceğim ayakkabıdır.
sabah kalkar kalkmaz başlarsa genelde gerisi de çorap söküğü gibi geliyor, hadi hayırlısı.
olmayan nedenlerdir. kızlar bal gibi de espri yapabilirler. cinsiyetçilik yapmaya gerek yok.
ama söz konusu türk kızları olunca durum her zamanki gibi biraz değişiyor tabi. kendi aralarında ya hiç espri yapmamaları ya da espri yaptıklarını sanıp anlamsızca kahkaha atmalarından ya da erkeklerin yaptıkları esprilerde hep dinleyici olan taraf olmalarından anlayabilirsiniz ki, türk kızının mizah duygusu hiç ama hiç gelişmemiştir.
ama söz konusu türk kızları olunca durum her zamanki gibi biraz değişiyor tabi. kendi aralarında ya hiç espri yapmamaları ya da espri yaptıklarını sanıp anlamsızca kahkaha atmalarından ya da erkeklerin yaptıkları esprilerde hep dinleyici olan taraf olmalarından anlayabilirsiniz ki, türk kızının mizah duygusu hiç ama hiç gelişmemiştir.
muhafazakar bir aileden geldiğini düşündüğüm kız(lar)dır.
bu tip de dövülesidir.
bu tip de dövülesidir.
kışın geldiğinin apaçık göstergesidir. o kadar kış gelmiştir ki çorapları elde yıkasan donarsın, makinaya bir tek onları atsan israf, tüm çamaşırları atsan hava yağmurlu asacak yer yok.
god damn...
god damn...
şöyle bir gerçek var. ülkedeki tüm gündem mevzuları neredeyse politik olduğundan, insanların da konuştuğu konular sadece siyasi mevzular oluyor.
mesela, kadın cinayetlerinden tut, dolmuştaki sapığına kadar, sıraya girmeyi beceremeyen insan bile bu ülkede politiktir. sorunun ana nedeni yanlış politikadır. kurulu bir düzen, kural olmadığı için herkes her şeyi yapabileceğini sanıyor ve haliyle toplum çığrından çıkıyor. peki bu sistemden insanların haberi nasıl oluyor? ana akım medyadan. haberlerin %90'ı siyaset. sosyal medya keza -18 yaş particilik kafasında. bunlar çok büyük etkenler çünkü bizim insanımız kendi düşüncelerini özgün şekilde oluşturmayı, duyduğu bilgiyi mantığa uygun şekilde sorgulayıp doğru mu yanlış mı demeyi sevmez. havadan bir şey duyar ve inanır, ya da çoğunluk ne dediyse doğru odur der.
mesela, kadın cinayetlerinden tut, dolmuştaki sapığına kadar, sıraya girmeyi beceremeyen insan bile bu ülkede politiktir. sorunun ana nedeni yanlış politikadır. kurulu bir düzen, kural olmadığı için herkes her şeyi yapabileceğini sanıyor ve haliyle toplum çığrından çıkıyor. peki bu sistemden insanların haberi nasıl oluyor? ana akım medyadan. haberlerin %90'ı siyaset. sosyal medya keza -18 yaş particilik kafasında. bunlar çok büyük etkenler çünkü bizim insanımız kendi düşüncelerini özgün şekilde oluşturmayı, duyduğu bilgiyi mantığa uygun şekilde sorgulayıp doğru mu yanlış mı demeyi sevmez. havadan bir şey duyar ve inanır, ya da çoğunluk ne dediyse doğru odur der.
çocukken pratik zekayı geliştirmek adına yazılmış, küçük, sarı rengindeki kitaptır. her ilkokul çocuğunun hayatında belli bir dönem yer tutmuştur.
şizofrendir. kendine kurduğu gerçek dışı dünyada türklerle eşit olduğunu hatta üstün olduğunu düşünür, tabi bunlar hep sanrıdır
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?